Yarıyıl tatiline
girmeden önceki son gün, son dersler, karne heyecanı. Çocukluğumuzun silgi kokulu sınıflarından kalma bu duyguyu bir öğretmen olarak hala duyabiliyorum ve
bunu eski anı raflarımın arasında tutarken, artık karneyi alan değil veren olsam
da bir okulda öğrenciler arasında bugünün tadını çıkarıyorum. Etrafı
seyrediyorum, çocukların karne hediyeleri konuşmalarını, heyecanla anlattıkları
tatil planlarını dinliyorum. Düşünüyorum. Ne tatlı geliyordur koca bir okul
dönemi sonrasında anneanneye, babaanneye, dedeye karneyle koşmak. Karne
hediyesi telaşına giren anne babaları düşünüyorum. Geçmişte çocuklarına karne
hediyesi diye kedi, köpek aldığına şahit olduğum birkaç anne baba geliyor
aklıma. Yine bununla ilgili bir şeyler yazasım geliyor, kızıyorum, ben
köpekmişim de bir hediye paketine sarılıp, kurdeleyle benimle tam ne yapacağını
bilemeyen ama yine de sevinçten deliye dönen bir insana sunulmuşum gibi
kızıyorum.
Ne yazacağımı ve neden yazacağımı bilmiyorum. Çünkü herkes yine
bildiğini okuyacak diyorum. Sonra ben yine de yazayım, belki bir kişi görür ve
bir tanesine engel olurum diyorum. Törenin ortasında bahçeye çıkıp
ÇOCUKLARINIZA KARNE HEDİYESİ OLARAK HAYVAN ALMAYIN. ONLARI EŞYA GİBİ
GÖRMELERİNİ SAĞLAMIŞ OLUYORSUNUZ BUNU YAPARAK. ONLARIN SİZDEN BİR FARKI YOK!
ALMAK İSTİYORSANIZ BARINAKTAN ALIN VE BUNUN ADINI KARNE HEDİYESİ KOYMAYIN! diye bağırmak istiyorum ama sonra bunun delice
bir hareket olacağını ve herkesin hareketime takılıp, ne dediğimi tam
dinlemeyeceklerini düşünüyorum. Sonra benim de arkamdan Panter Cemile falan diye alay edecekler. Hem bu konuşmayı çok uzun buluyorum. İnsanların
artık uzun cümlelere, konuşmalara katlanamadıklarını hatırlıyorum. Sonra
çocuklarına alacak hediye bulamayanlara bir hediye listesi önerisi yapmayı
düşünüyorum. Kitap, defter, oyundan başka bir şey gelmiyor aklıma. Ben bunu
yazayım en iyisi, insanlar bunun altına yorumlarla hediye önerirler belki,
belki de kendi aldıklarını yazarlar diyorum.