16 Kasım, 2011

BUGÜN KİTAPLARDAN ECE TEMELKURAN: AĞRI'NIN DERİNLİĞİ


"Buradaydılar. Niye hatırlamıyorsunuz?"

"İnsanlık tarihi boyunca vicdan ve konuşmaya inanıp konuşmakta hep ısrar edenler hep azınlıkta kaldı. Kalabalıklara tercüme edilemeyen nesi var bu kavramların? Kalabalıklaşınca insan aklı ve vicdanı niye yerini öfkenin kulak delici, kalpsiz sesine bırakıyor? Hep birlikte konuşmanın bir yolu olmalı. Hep birlikte bir şey söylemenin..."

"Müzelerde kaidelerin üzerine konup altına insanlık adına ne kıymetli olduğu yazılamayan milyonlarca yaşantı çocuklarda saklanıyor."

Bana anlatılan yalan yanlış, kasıtlı hikayelerden arınmam mümkün mü? Bir çoğumuz için pek olası değil belki çocukluğumuzdan beri bize öğretilenleri sorgulamak, aklımıza kazınan fotoğrafların beynimiz için özel olarak çizilmiş portreler olduğunu anlamak, anlarken üzülmemek. Belki de kaçıyoruz hep birlikte, köşe bucak bildiklerimizin aslında bir tür şizofreni krizinin tortularından ibaret olduğunu anlatan tablolardan, kitaplardan, şarkılardan. Ben de kaçarken buldum kendimi. Bir çok defa köşelere sıkıştım. Cevap vermek bir yana sorulara, kendi sorularıma kapattım kulağımı sımsıkı. Gözlerimi yumdum var gücümle, çocukken ölüm haberleri geldiğinde yaptığım gibi. Sesi sonuna kadar açılıp dinlenen klasik müzik gibi. Hem öfkeli, hem üzgün. Sorulara karıştım. Sorulara bulandım, bulaştım. Ellerim yüzüm değişti, kirlendi sanki. Bir kez daha düşündüm hayaletleri ve bizi. Aslında bir kez daha düşünmedim, ilk kez 'düşündüm' hayaletleri ve bizi, uzun uzun. Yani biz derken, öyle değil, hepimizi, bizi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder