22 Aralık, 2011

BUGÜN KİTAPLARDAN AHMET ÜMİT: BEYOĞLU RAPSODİSİ


Sayfaları çevirdim, çevirdim, çevirdim…250 lere geldim neredeyse. Ama ne oldu kitapta, konu ne deseniz? İşte yemiş, içmiş, gezmiş, arkadaşlarıyla buluşmuş, sonra da bize anlatmış derim. 380 sayfalık polisiye bir kitapta, olayın düğümü 250 lerden sonra atılınca kendimi zamanım çalınmış, kandırılmış hissettim. Sonra neyse ki yazarımız olayları başlatmaya karar verdi 250 lerden sonra. Meraklandım evet ama beni bu bilmecenin içine almak öte yana, ters köşeye yatırma deyimini yanlış anladığını düşündüğüm yazarımız, beni bilmecenin dışında tutmak için elinden geleni yapmıştı. Okuyucu kendisini olayı çözer değil, uzaktan izler buluyor. Şaşırmadım sonunda, koca bir “peeh!” çekip, üzüldüm kitaba ayırdığım saatlere.
250lere kadar ise bir gezi kitabı havasında, Beyoğlu’nun güzel, farklı yerleri basit bir dille anlatılıyor. Kelimeler dans etmiyor, akıp gitmiyor, sadece karmaşıklık olmadığı için, ilkokul kitabı gibi okuyabilirsiniz. Karakterleri anlamamıza izin yok. Karakterle ilgili tahlil yapabileceğimiz bir olay verip, sonra tahlil cümlesini bir güzel yazarın kendisi fırlatıveriyor ortaya. Okurken aldığım notlar arasında “E anladık zaten, niçin açıkladın?!” gibi cümleler var. Örneğin Kenan adlı karakter bir kazadan sonra, ruhen değişiyor ve önemsemediği bir takım şeyleri önemsemeye başlıyor. “Kenan normalde birisi hastalanınca telefonla arardı, ama bu kez bizzat ziyaret etmişti”, cümlesinden sonra, “anlayacağınız, kaza Kenan’ın ruhunda da bazı değişikliklere yol açmıştı” denmese daha iyi olurdu, kendimi biraz olsa düşünmeye iterdim.
Böylesine bilindik, böylesine sevilen, isim yapmış bir yazarın kitabını okuduktan sonra düşündüm de, bunu bir arkadaşım yazıp getirse, “Basmazlar bunu,” derdim sanırım. İçi boş diyaloglar ve olaylarla dolu Beyoğlu Rapsodisi’nde beni etkileyen, şaşırtan, düşündüren bir karakter ya da olay olmadı. Üzerimdeki tek etkisi, beni kitap yazma konusunda cesaretlendirmesi oldu. Böyle bir yazar el üstünde tutuluyorsa, içinde yazma isteği olan herkese “yaz, yaz, yaz!” demek istiyorum! Çekincesi ve korkuları olanlar bu kitabı okuyabilirler, ilk isteyene ise kitabımı seve seve verebilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder