Burada mutlaka her şeyi
değiştirecek bir olayın gerçekleşmesi gerekiyor.
Siz bize tüm detaylarıyla bunları anlatırken, her birimiz
farklı farklı neler hayal edebiliriz, ne kadar öteye gidebiliriz, bilmiyorum.
Zaten her şey daha ne kadar ileriye gidebilirdi ki? İlk kör olan karakteriniz, doktorla olan bir diyaloğunda sanırım bana cevap veriyor Sayın Saramago.
Hangisi olduğunu söyleyeceğim, evet:
-“Siz iyimser bir insansınız, doktor.”
-“Ben iyimser değilim ve bu yaşadıklarımızdan daha kötüsü
olabileceğini düşünmüyorum.”
-“Bana gelince ben kötü yürekliliğin ve kötülüğün bir sınırı
olabileceğini sanmıyorum.”
(Canım bağlamımdan dışarılara çıkmam pahasına da olsa, diyaloğun devamını yazmalıyım ki güzelim anlam gitmesin.)
-“Belki de siz haklısınız,”dedi doktor. Sonra kendi kendine
konuşur gibi,
-“Burada mutlaka her şeyi değiştirecek bir olayın
gerçekleşmesi gerekiyor.”
Söz konusu insansa işlerin o kadar da olmazı yok. Söz konusu
insansa medeniyet bir göz bakımı kadar yakın patlamaya. ( Bakım kelimesiyle
tabii bakmaktan bahsediyorum, araba bakımı gibi olan bakım değil, lütfen). Ne
de olsa insan yapımı değil mi hepsi? Medeniyet hiç dişi kalmamış ölü bir
canavar mı acaba? Biz ise bir animasyon filmi karakterlerinin gözleri, elleri
hatta! Marketlerden aldığımız yiyecekleri, dit dit sesleri eşliğinde kasalardan
geçiren kasiyerler, mini mini patatesleri, soslu dev hamburgerleri bize sunan,
yeri gelince kül tablalarımızı nezaketle boşaltan garsonlar, düğmelerine basıp
açtığımızda televizyonlarda gördüğümüz ve pek çoklarının hayranlıkla baktığı
bizleri yöneten, adımıza kararlar alan, daha az kötü görmemelerine rağmen
nedense düzeni sağlamakla yükümlü her şeyi daha iyi bilen ağbiler, ablalar,
(Kızmayın Sayın Saramago, kişiler demek istedim ama olmadı; yalnızca ağbiler
demediğime şükredin lütfen), bilgisayarımız ve benzeri cihazlar aracılığı ile
iletişim kurduğumuz arkadaşlarımız, çocuklarımız ve anne babalarımız, tabii
öğretmenlerimiz ve müzisyenler ve ressamlar, yani sanatçılar ve düşünürler ve
göz doktorları aslında körler, ama farkında değiller, yani farkında değiliz.
İlk fark edenler kitabımızın kahramanları olduğu için onlarla vakit kaybetmeden
konuşmalıyız bence. Yani tedbir almak açısından değil sadece; nasıl bir beyaza
düşeceğimizi, kör eden parlak ışığı onlardan dinlemekte ve deneyimlerini
duymakta fayda var. Bunu size kanıtlayabilirim. Sayın Saramago, bana yeterince
inanmadıkları için izninizi rica ediyorum; evet, koyu renk gözlüklü kızın cümlesi:
-“Haklısınız, gözlerimiz görmemeye başlamazdan önce bizler
zaten kör olmuştuk, korku bizi kör etmişti, aynı korku yüzünden körlüğümüz
sürüp gidecek.”
Efendim, Sayın Saramago?... Hayır, abartmıyorum… Neden onca
karakter varken görme yeteneğini yitirmeyen tek kişi sanayım ki kendimi? …
İnsan olduğum için mi? Haklı olabilirsiniz, bizim ailede öğretmenlik hastalığı
var üstelik, genetik. Bir düşüneyim bunu.
NOT: Kitabın Can Yayınlarındaki baskısı tükenmiş olup,
haklar artık Kırmızı Kedi Yayınevindedir. Ancak onlar da kitabı henüz
basmadıklarından piyasada kitap yoktur. Sahaflardan, ya da e-book olarak
erişmek mümkündür. Kırmızı Kedi’ye sorduğumda konuştuğum arkadaş “Sanıyorum bir
sene içinde çıkar.” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder